İlerdeki programlardan birinde bahsetmeyi düşündüğümüz, yakın zamanda ikinci sezonu başlayan HBO dizisi The Newsroom‘un Türkiye'de ve ABD'de seyirciler ve eleştirmenler tarafından alımlanışı arasındaki fark ilginç. Türkiye'de gördüğümüz kadarıyla seyirciler dizinin Amerikan hükümetini, özellikle de Cumhuriyetçileri eleştirmesinden, liberal politikalarından memnun; dizi geçen yıl başladığında Türk köşe yazarlarının da övgüsünü almıştı. Amerika'daysa, durum farklı; Vulture, The AV Club gibi sitelerdeki eleştirmenler ve yorumcu-seyirciler diziye nadiren iyi not veriyor. Bunun sebebi dizinin kör-gözüne-parmağım üslubu, senaryonun sürekli name-dropping, yani ünlülerin, filmlerin adını geçirerek puan toplama çalışması, iki yıl önceki haberlerin nasıl işlenmesi gerektiği hakkında ahkam keserken karakterleri arasındaki ilişkileri (ve dolayısıyla izleyicinin bu konudaki algılayışını) çok baside indirgemesi. Bu eleştirilerde dizinin liberal görüşleri değil, bu görüşleri ele alış üslubu tartışılıyor. Diğer bir deyişle, burada da başka örneklerle bahsettiğimiz gibi, iyi bir şeyi kötü bir üslupla savunmaya çalışınca, savunmak bir yana, ona zarar vermiş oluyorsunuz.


Yine ne oldu da sinir krizi geçirmek Will McAvoy'un değil, deneyimli savaş muhabiri, ana haber bülteni yapımcısı, ama nedense hep yanlış düğmelere basan MacKenzie McHale'in payına düştü?

Eleştirmenlerin en çok üzerinde durduğu noktalardan biriyse dizinin (ve neredeyse tüm yaratıcı sürecin arkasında duran senarist Aaron Sorkin'in) cinsiyetçiliği, kadın karakterler üzerinden ufak ufak vererek seyirciyi alıştırdığı “kadınlar beceremez” iddiası. Previously TV sitesi, bunları her hafta “Kadınların Bu Hafta The Newsroom'da Hatalı Olduğu Şeyler” isimli bir köşede topluyor. Şimdiye kadar yayınlanan iki köşeden bazı örnekler:


*Occupy Wall Street'in haber değeri olmadığını düşünmek


*Bir yapımcıyla, programı yayınlanırken flörtleşmeye çalışmak


*Çamaşırhaneye gitmenin bir Foursquare check-in'i hak ettiğine inanmak


*5.9'un 9.1'in yarısı olduğunu sanmak


*Bir meslektaşını selamlamanın en iyi yolunun üzerine bir kadeh viski dökmek olduğunu düşünmek