Hasan Sabbah ve adamları yani Haşhaşiler hakkındaki bilgilerimizin ezici bölümünü, Şiilik-Karmatilik-İsmaililik-Nizarilik zincirine düşman olan Sünni yazarlardan derlemiş bulunuyoruz. Resmi öğretiye göre Haşhaşilik, İslam dininde görülen mezhepsel kırılmanın ardından Şiiiliğe bağlı İsmailiye mezhebinin Nizari kolunu temel alan ve kendi çevresinde “Şeyhü’l Cebel” yani “dağın sahibi, dağın efendisi” olarak anılan İsmaili din adamı Hasan Sabbah tarafından 1090 yılında İran’da ele geçirilen Alamut kalesinde sınırları belirlenmiş bir tarikat öğretisinin genel adıdır. İsmaili kökenlere sahip olan Haşhaşilik öğretisini benimsemiş tarikat üyelerine “Haşhaşi” (çoğulu "Haşhaşin") denmektedir. Gerçekleştirmiş oldukları sayısız suikast ve terör eylemleri ile Batılı ve Doğulu birçok yazarı etkilemiş olan tarikatın kurbanları tarafından tarikata üye olanları tanımlamak için konulmuş Haşhaşi ismi tarikat örgütlenmesi hakkındaki rivayetlerde haşhaş bitkisinden elde edilmiş uyuşturucu ürünlerinin tüketiminin etkisiyle işlenmiş cinayetlerden gelmektedir. Bu hikâye Haçlılar tarafından Avrupa'ya, oradan Osmanlı'ya, oradan da günümüz Türkiye'sine taşınmış, özellikle son yıllarda iktidar sahiplerinin bazı siyasi muhalifleri için bolca kullandığı bir terim haline gelmiştir. Peki Hasan Sabbah ve öğretisi hakkında “öteki tarihçiler” ne der?